İnterstisyel sistit mesanenin kronik bir rahatsızlığıdır. Belirtileri; idrar sıklığı ve/veya idrar hissi ile ilişkili ağrı, basınç veya rahatsızlık halinde olur. Semptomlar hafiften şiddetliye ve aralıklıdan sürekliye olmak üzere değişiktir. İnterstisyel sistit hem hastalar ve hem de çevrelerindekileri olumsuz etkileyen bir etkiye sahip olabilir. Birçok olgu hafif veya orta şiddette görülebildiği gibi bazen çok ağır formlara ilerleme göstermektedir. Geçmişte İnterstisyel sistit’in tedavisi çok zor olan nadir bir hastalık olduğuna inanılıyordu. Günümüzde tanı yöntemlerindeki gelişmeler ve hastaların daha kaliteli hayat beklentileri nedeniyle İnterstisyel sistitin kadın yada erkek birçok kişiyi etkilediği belirlenmiştir.
Bu yazımız İnterstisyel sistitin ve bu konuda var olan tedavilerin anlaşılmasına yardımcı olmayı amaçlamaktadır.
Normal koşullarda durum
İdrar böbreklerde yapıldıktan sonra üreterlerden aşağı mesane içine akar. Mesane içi boş, balon benzeri bir organdır. Mesane duvarının büyük kısmı kaslardan yapılmıştır. Mesane dolduğunda mesane duvarını oluşturan kas yapılar gevşeyerek mesanenin genişlemesine izin verir ve idrar belli bir süreye kadar biriktirilir. İdrar yapmak için mesane kası kasılır. Üretra, idrarın mesaneden dışarı geçtiği bir borudur. Üretrada mesane kasından tamamen farklı bir kas olan sfinkter (idrar tıpası) kası vardır. Sfinkter normalde kapalı kalır ve idrar sızıntısına karşı yalıtım sağlar. İdrar yaparken sfinkter açılır ve idrar geçişi sağlanır. Mesane ve üretra özel bir astar oluşturan epitel tabaka vardır. Epitel idrar ve mesane kası arasında bir bariyer oluşturur. Epitel tabaka aynı zamanda bakterilerin mesaneye yapışmasını önlemeye yardımcıdır. Böylece mesane enfeksiyonlarına karşı koruyucu olur.
İnterstisyel sistit nedir?
İnterstisyel sistit kronik bir mesane sorunudur. Belirtiler hafif ya da şiddetli, ara sıra ya da sürekli olabilir. Bu bir enfeksiyon değildir ama belirtileri mesane enfeksiyonunkiler gibi hissedilebilir. Kadınlarda genellikle cinsel ilişki sırasındaki ağrı ile ilintidir. İnterstisyel sistit ‘Ağrılı Mesane Sendromu’ olarak da adlandırılır ve irritabl barsak sendromu, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu ve diğer ağrı sendromları ile de ilişkili olabilir.
İnterstisyel sistitin risk faktörleri
İnterstisyel sistit riskini artırdığı bilinen belirli davranışlar (sigara içmek gibi) ya da dıştan etkilenimler yoktur. İnterstisyel sistite maruz kalma eğilimi kişinin genleri tarafından belirlenir ve kalıtımsal olabilir. İnterstisyel sistit tanısı konan insanların yaklaşık %80’i kadındır. Bu durum kadın olmanın İnterstisyel sistite yakalanma riskini artırabilireceğini düşündürmektedir. Ancak erkekler ile kadınlar için İnterstisyel sistite yakalanma oranları arasındaki fark gerçekten düşünüldüğü kadar yüksek olmayabilir. Bazı erkekler için konulan "Prostatit" veya farklı isimlerdeki tanılar da gerçekte İnterstisyel sistit olabilir.
İnterstisyel sistitin nedenleri
İnterstisyel sistitin nedenlerini ortaya koymak amaçlı birçok merkezde çalışılmaktadır. Pek çok araştırmacı, İnterstisyel sistite aşağıdakilerin bir ya da daha fazlasının neden olduğuna inanıyor:
- Mesane epitel tabakasındaki bir bozukluğa bağlı olarak, idrardaki tahriş edici maddelerin mesane içine nüfuz etmesi;
- Mesanede İnterstisyel sistit belirtilerini meydana getiren histamin salgılayan enflamatuar hücreler (mast hücreleri) ve diğer kimyasalların bulunması;
- İdrarda mesaneye zarar veren maddelerin olması;
- Normalde ağrılı olmayan olaylar (örneğin mesanenin dolumu gibi) mesane hissini taşıyan sinirlerde meydana gelen değişimler nedeniyle ağrı yapması;
- Vücudun bağışıklık sisteminin, diğer otoimmün koşullarına benzer şekilde mesaneye zarar vermesi.
Farklı hasta gruplarında İnterstisyel sistit farklı şekillerde kendini gösterebilir. Bu farklı proseslerin (örneğin, mesane epitelinin bir kusuru, iltihap oluşumunu teşvik ederek, mast hücrelerini stimüle edebilir) birbirini etkilemesi olasıdır. Son zamanlarda yapılan araştırmalar, İnterstisyel sistitli hastanın idrarında mesanedeki epitel hücrelerinin büyümesini önleyen bir madde olabileceğini göstermektedir. Bazı insanlar, örneğin bir yaralanmadan sonra mesanede enfeksiyon oluşması gibi bir nedenle, İnterstisyel sistite yatkın olabilir.
İnterstisyel sistitin belirtileri
İnterstisyel sistitin belirtileri farklı hastalarda değişiklik gösterir. En sık belirtiler; sık idrar gitme gerekliliği, ani idrar sıkışıklığı, mesanede yada vajen içinde ağrı yada basınç olmasıdır. Çoğu zaman bu belirtilerin tümünden kaynaklı rahatsızlık olabilir.
Burada sıklıktan kasıt, normalden daha sık idrara çıkma ihtiyacı olmasıdır. Normalde bir kişi ortalama günde en fazla yedi kez idrara çıkar ve tuvaleti kullanmak için gece kalkmak zorunda değildir. İnterstisyel sistit hastası genellikle hem gündüz hem de gece ve sık sık idrara çıkmak ister. Bu sıklık arttıkça, giderek ani sıkışma hissine yol açar. Ani sıkışma yaygın bir İnterstisyel sistit belirtisidir. Bazı hastalar hemen idrar yaptıktan sonra bile asla kaybolmayan sabit bir idrar yapma dürtüsü hissederler. Bazıları ise bu dürtüyü o kadar hissetmeyebilir.
İnterstisyel sistit hastalarının mesaneleri doldukça mesane ağrısı kötüleşebilir. Bazı İnterstisyel sistit hastaları mesanenin yanı sıra diğer alanlarda da ağrı hissederler. Ağrı üretrada, alt karın ,bel arkası veya pelvik veya perineal bölgede hissedebilir. Kadınlar vulva veya vajina içinde ve erkekler ise skrotum, testis veya penistete ağrı hissedebilirler. Ağrı sürekli ya da aralıklı olabilir.
Birçok İnterstisyel sistit hastası, belirtileri daha kötü hale getiren bazı şeyleri tespit edebilir. Örneğin, bazı insanların belirtileri belirli gıdalar veya içecekler ile daha kötü hale gelir. Birçok hasta da (fiziksel veya zihinsel stres ) stresli olduklarında belirtilerin daha kötü olduğunu ifade ederler. Semptomlar adet döngüsü ile değişebilir. İnterstisyel sistit hastalığı görülen erkekler de kadınlar da cinsel aktivitede zorluklar yaşayabilirler. Mesane vajinanın tam önünde olduğundan kadınlar ilişki sırasında ağrı çekebilir. Erkekler de ağrılı orgazm veya sonraki gün ağrı hissedilebilir.
İnterstisyel sistitin teşhisi
İnterstisyel sistitin teşhisi konusunda farklı görüşler vardır. Tam olarak kesin tanı koyduran bir test bulunmamaktadır. Hastanın tıbbi öyküsü, fiziki muayene ve idrar testlerinin durumu belirtilere neden olabilecek diğer koşulları ekarte etmek açısından önemlidir.
Tanı için en önemli test sistoskopidir. Sistoskopi lokal anestezi yada genel anestezi altında yapılabilen bir testtir. İnterstisyel sistit için doğru olan sistoskopinin anestezi altında yapılmasıdır. Bunun nedeni işlem sırasında mesane içerisine sıvı verilmesi sırasında interstisyel sistit tanılı hastanın ileri düzeyde ağrı duymasıdır. Mesane kapasitesi kişi uyanıkken anestezi altında olduğundan daha düşüktür. Mesane kapasitesinin objektif olarak belirlenebilmesi için de anestezi gereklidir. Yine anestezi altında yapılan istoskopi işleminde mesane mukozasından biyopsi almak ve hastalığın tanısı için önemli bir aşamayı gerçekleştirmek mümkün hale gelmektedir.
Lokal anestezi altında yapılan sistoskopi genellikle normal sonuç verir. Bu nedenle İnterstisyel sistit hastalığının tanısı için gerekli bir test olarak kabul edilmemektedir. Anestezi altında yapılan sistoskopi öncelikle tanı amaçlı test için kullanılsa da, birçok İnterstisyel sistit hastalarının bu işlemden sonra semptomlarda rahatlama yaşayabildiği görülmektedir. Bu rahatlamanın anestezi altında mesane kapasitesinin 500-600 ml ye kadar artışına bağlı olduğu düşünülür.
Ürodinamik değerlendirme İnterstisyel sistit değerlendirmesinin bir parçası olarak kabul edilebilse de çoğu hekim her durumda gerekli olduğuna inanmamaktadır. Bu test, mesaneye küçük bir kateter yoluyla su ile doldurup sonra da mesaneyi doldurur ve boşaltırken oluşan mesane basıncını ölçmeyi kapsar. İnterstisyel sistitli hastada beklenen mesane kapasitesinin düşük ve doldurma işleminin ağrılı olmasıdır.
Tanı amaşlı bir başka test potasyum duyarlılık testidir. Bu test sırasında potasyum çözeltisi ve normal serum sıvısı ayrı ayrı mesaneye koulur. Meydana gelen ağrıve ani sıkışma hissi skorları birbiriyle karşılaştırılır. İnterstisyel sistiti olan kişi potasyum solüsyonu ile su ile olana göre daha daha fazla ağrı ve aciliyet hisseder, ancak normal mesanesi olan hastalar iki çözelti arasındaki farkı söyleyemezler. Bu test çok değerli olmakla birlikte ağrılı olabilir. Bu nedenle interstisyel sistit için kesin olarak tanısal değildir ve değerlendirmenin rutin bir parçası değildir. Şu anda, İnterstisyel sistit teşhisi için en iyi yol hakkında kesin bir cevap yoktur. Bir hastanın tipik belirtileri varsa ve idrar incelemelerinde enfeksiyon veya kan bulunmuyorsa, İnterstisyel sistit den şüphe edilmelidir.
İnterstisyel sistitin evreleri
İnterstisyel sistit genellikle uzun bir zaman süreci içerisinde, hastanın tam olarak tanımlayamadığı bir sorun olarak idrara sık gitme şeklinde başlayan bir hastalıktır. Nadiren başlangıç gün, hafta veya aylar içerisinde hızla ve çok daha dramatik şiddetli belirtiler şeklinde gelebilir. Semptomlar hastalığın ilk 12-18 ayında kronik hale gelir. Daha sonra ilerleme eğiliminde olmayabilir. Bazı hastalarda hastalık çok ilerleyerek mesanenin neredeyse hiç idrar depolayamayacağı kapasiteye küçülmesine sebep olabilir.
Nasıl tedavi edilir?
İnterstisyel sistitin tam nedenini bilinmemektedir. Muhtemel birkaç farklı nedeni olduğundan tek bir tedavi her hastada aynı cevabı vermemektedir. Tedavi kişinin semptomlarına dayanılarak, her hasta için ayrı ayrı seçilmelidir. Yaygın uygulama, farklı tedaviler (veya tedavi kombinasyonları) deneyerek, hastanın şikayetlerini en aza indirmeye çalışmaktır. Günümüzde İnterstisyel sistit tedavisi için, Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) tarafından onaylı iki tedavi yolu vardır. Birisi ağızdan pentosan polisülfat (Elmiron) alımıdır. İnterstisyel sistit tedavisinde bu yöntemin etki mekanizması tam olarak bilmemektedir. İlacın mesane epiteli üzerinde yıprandığı düşünülen koruyucu mukoza tabakasını yeniden oluşturduğunu düşünülmektedir. Ayrıca mesane içerisindeki iltihabi reaksiyonları azaltmaya yardımcı olduğu düşünülmektedir. Yaygın doz şekli, 100 mg dan günde üç kez alınmasıdır. Olası yan etkiler çok nadirdir ve en sık olanları bulantı, ishal ve mide bulantısı şeklindedir. Bu yolla tedavi gören insanların yüzde dördü geri dönüşümlü olarak saç dökülmesi yaşayabilir. Genellikle hastanın semptomlarında önemli bir gelişme fark edebilmesi için ağızdan pentozan polisülfat ile tedavisini en az 3-6 ay sürdürmelidir. Bu hastaların yaklaşık % 30 unda ağrı giderici bakımından etkilidir.
Diğer FDA onaylı tedavi yolu ise, bir kateter aracılığıyla mesane içine dimetilsülfoksit (DMSO) verilmesidir. Bu işlem genellikle altı hafta boyunca haftada bir kez yapılır. Ardından ayda bir kez idame tedavisi olarak kullanılmaya devam edilir. DMSO nin İnterstisyel sistiti nasıl tedavi ettiği tam olarak bilinmemektedir. Bu ilaç, iltihap engelleme , ağrı hissini azaltmak ve dokulara zarar verebilen "serbest radikaller" denilen bir tür toksinin giderilmesi dahil olmak üzere birçok özelliğe sahiptir. DMSO ile heparin (pentozan polisülfata benzer) ya da steroidler (iltihaplanmayı azaltmak için) birleştirilebilir. Bu kombinasyonların tek başına dimetilsülfoksitten daha iyi çalışıp çalışmadığını test eden bilimsel veriler mevcut değildir. DMSO’nun en önemli yan etkisi, kullandıktan sonra birkaç saat süren sarımsak gibi kokuya neden olmasıdır. Bazı hastalar için, DMSO yu mesane içine verme işlemi ağrı verici olabilir. Böyle hastalarda, mesane içine DMSO uygulaması öncesi bir kateter aracılığıyla lokal anestezik uygulanarak veya DMSO ile lokal anesteziği karıştırılarak verilebilir.
Resmen onaylanmamış olsa bile diğer bazı tedavi alternatifleri de İnterstisyel sistit için kullanılır. En yaygın olanları, ağızdan hidroksizin ve amitriptilin almak ve bir kateter aracılığıyla mesane içine heparin vermek şeklindedir. Hidroksizin bir antihistamindir. Bazı İnterstisyel sistit hastalarında mesanede çok fazla histamin salgılandığı düşünülmektedir. Histamin ağrı ve diğer semptomları tetiklemektedir. Bu nedenle antihistaminik kullanımı İnterstisyel sistit tedavisinde yararlı olabilir. Olağan dozu akşamları 10-75 mg'dır. Ana yan etkisi sedasyondur, ama geceleri daha iyi uyku uyumaya ve daha az sıklıkta idrara kalkmayı sağlamakla hastaya yararlı olabilir. Özellikle İnterstisyel sistit için üzerinde çalışılmış olan antihistaminikler sadece hidroksizin ve (yakın zamanda) simetidindir. Diğer antihistaminiklerin de İnterstisyel sistit tedavisine yardımcı olup olmayacağı henüz bilinmemektedir.
Amitriptilin bir antidepresan olarak tanımlanmaktadır, ancak gerçekte, İnterstisyel sistit semptomlarını iyileştirebilecek bir çok etkiye sahiptir. Bunun, antihistaminik etkileri vardır ,mesane spazmlarını azaltır, ve ağrı mesajlarını taşıyan sinirleri yavaşlatır (bu nedenle, sadece İnterstisyel sistit için değil de ,birçok çeşitli ağrı için de kullanılır). Amitriptilin yaygın olarak,kanser ve sinir hasarı gibi diğer kronik ağrı türleri için kullanılmaktadır. Olağan dozu akşamları 10-75 mg'dır. En sık görülen yan etkiler, sedasyon, kabızlık ve iştah artışı şeklindedir. Heparin, pentosan polisülfat benzeri bir moleküldür ve muhtemelen benzer mekanizmarla mesaneye yardımcı olur. Heparin ağızdan kullanılmaz. Uzun vadeli kas içi enjeksiyonları osteoporoza (kemik erimesi) neden olabilir, bu yüzden bir kateter ile mesane içine uygulanması gerekir. Normal doz , günlük ya da haftada üç kez 10.000 - 20.000 ünite olabilir. Yan etkiler nadirdir , çünkü heparin sadece mesanede kalır ve genellikle vücudun geri kalanını etkilemez. İnterstisyel sistit tedavisinde ağrı yönetimi(algoloji), sinir blokerleri, akupunktur ve diğer ilaçsız tedaviler yanında, non-steroid anti-inflamatuar ilaçlar, orta kuvvette opiatlar ve güçlü uzun etkili opiatlar kullanılabilir. Profesyonel ağrı yönetimi genellikle daha şiddetli vakalarda yararlı olabilir.
İnterstisyel sistit tedavisinden beklenenler
Hatırlanması gereken en önemli şey İnterstisyel sistit tedavilerinin hiçbirinin hemen sonuç vermeyeceğidir. Genellikle belirtilerin azalması , haftalar hatta aylar alabilir. Hatta başarılı bir tedavide bile , basitçe, iyileşmeden değil de hafiflemeden sözedilebilir. Hastaların çoğunun süresiz tedaviye devam etmesi gerekir, yoksa belirtiler geri dönebilir. Bazı hastalarda tedavi sırasında bile semptomlarda alevlenme olur. Bazı hastalarda ise belirtiler yavaş yavaş azalır ve hatta kaybolur. Hastaların çoğu, tedaviden sonra belirtilerin azaldığını görmekle birlikte, her hastada tam bir iyileşme olmaz. Birçok hasta hala normalden daha sık idrara çıkmaya devam edebilir, ya da bir dereceye kadar kalıcı rahatsızlığa sahip olur ve / veya semptomları daha kötü hale getiren belirli gıdalar veya faaliyetlerden kaçınması gerekecektir.
Başarılı tedaviden sonra tekrarlama olur mu, bunlar nasıl önlenir?
Hastalık uzun süre geçip hafifledikten sonra bile İnterstisyel sistitin belirtilerini tekrarlaması olasıdır. Bu nüksün nedeni bilinmemektedir. Ayrıca, nüksü kesin önlemek için bilinen hiçbir yol yoktur. Hastaların bu tekrarı önlemek için yapması önerilen bazı önlemler:
- Belirtiler hafifledikten sonra bile tıbbi tedavide kalmak;
- Mesaneyi tahriş edebilecek gıdalardan kaçınmak;
- İnterstisyel sistiti kötüleştirebilecek belirli faaliyetler veya gerilimlerden kaçınmak.
- İnterstisyel sistiti etkileyen belirli gıdalar veya faaliyetler, değişik hastalar için farklıdır, bu yüzden, her kişinin kendi bireysel planını oluşturması gerekecektir.